Üretkenlik Kaç Yaşında Ölür?

Üretkenlik Kaç Yaşında Ölür?

İş hayatında önem kazanan bazı konular mevcuttur. Bu konular, verilen görevleri yerine getirmek ve mesaiyi gerektiği şekilde doldurmaktan çok daha ötedir. İş kolları değişkenlik gösterdikçe, çalışanlarda aranan özellikler ve yetkinlikler de değişir. Fakat bazı olgular genele yayılmış durumdadır. Bunlardan biri üretkenlik kavramıdır. Üretkenlik nosyonu hakkında pek çok teori ve bakış vardır. Üretkenlik bazı işler için bir zorunluluk olarak görülse de bazıları için gerekli duyulan bir arayışı kapsamaz. Fakat üretkenlik, kişinin yalnızca yaptığı işte değil, aynı zamanda yaşadığı hayatta büyük etkileri olan bir kavramdır.

Üretken olmak, pek çok kazanımı beraberinde getirir. Bunun bilincinde olmak, üretkenliği kaybetme korkusunu da yanında taşır. Bu anlayış, üretkenliğin yaşı var mı gibi soruların yanıtlarını arayan kişi sayısını da artırır. Peki kaybedilmekten korkulan üretkenlik tam olarak nedir ve neden önemlidir? Bunun yanı sıra üretkenlik kaç yaşında ölür? Daha da önemlisi üretkenlik yiten, kaybolan veya ölen bir kavram mıdır? Kişiyi hem günlük hem de iş yaşantısında etkileyen üretkenlik kavramını farklı açılardan sizler için araştırdık.

Üretkenlik Nedir?

Üretkenlik, sözlük anlamıyla üretken olma durumu anlamına gelir. Peki derinlemesine bir bakış açısıyla üretkenlik ne demek? Üretkenlik farklı şekillerde anlatılabilir. Bir sistemde girdi ve çıktıların arasındaki ilişkiyi göstermek için üretkenlik kavramından yardım alınır. Bu kısımda hedef, genel itibari ile minimum girdi aracılığı ile maksimum çıktıyı almaktan geçer. Sitem örneği bu kısımda insan yaşamını ile birleştirilebilir. Çünkü insan da çevresi ile bütünleşmiş bir sistem olarak düşünülebilen bir nosyon olacaktır. Bu kapsamda tanım olarak verilen üretkenlik kavramı, insan yaşamı için de geçerliliğini korur. Bir diğer deyişle kısıtlı bir zaman içerisinde ne kadar çıktı sağlayıp, üretken olunabilir? Tüm kişiler üretken ve aynı zamanda tatmin edici bir yaşam sürmeye odaklanıyor. Özellikle pandemi etkisiyle gelen “evde zaman” geçirme kavramı çok daha büyük vakitlere ulaştı. Herkes daha üretken ve tatmin edici bir yaşam sürmek için ise üretkenliği nasıl artıracağı ve zaman yönetimini nasıl yapacağı konusunda araştırma içerisinde. Bir ofis çalışanı, insanoğlunun ertelemeye olan yatkınlığından dolayı kendisini daha verimsiz hissedebiliyor. Buna, rutinleşen iş görevleri ve yapılan işin belli çerçevede kalan iş ve iş saatleri de ekleniyor. Üretkenliğini kaybeden veya bu konuda sancılar içerisinde olan çalışanlar, gün sonu değerlendirme yaparken, tatmin edici olmayan yanıtlara maruz kalıyor. Fakat bu hisler içerisindeyseniz, yalnız olmadığınızı ve sizinle aynı durumda olan pek çok çalışan bulunduğunu bilmenizi isteriz.

Yaşa Göre Üretkenlik Nasıl Farklılık Gösterir?

Üretkenlik konusunda sancılar içerisinde olan kişiler, farklı araştırmalar yürütür. Bunlardan biri de yaşa göre üretkenlik konusudur. Üretkenliğin yaşa göre değişkenlik gösterdiğini söylemek mümkündür. İnsanlar üretkenlik ile dördüncü gelişim evresinde tanışır. Farklı bir deyişle beş ila on bir yaş arasında. Bu evreye latent dönemi de denilir. Sosyal ilişkilerin geliştiği, öğrenme ve üretme süreçlerinin insan hayatına girdiği o dönem. Bu dönem, hayal gücünün ve zamanın bir sınırı yoktur. Bu da üretkenlik oranını artırıcı rol oynar.

Üretkenlik karşısında durağanlaşma dönemi ise 7. gelişim evresi olarak kabul edilir. Otuz ila altmış yaş arasındaki kişileri kapsayan bu dönem, bir geçiş dönemi olarak da kabul edilir. Kişiler bu dönem içerisinde üretmeye devam eder. Üretim amacı ise çalışma yönünde kendisini gösterir. Fakat rutin iş düzeni, yapılan işlerin aynı olması, görülen yüzlerin, alınan cevapların ve üstlenilen görevlerin aynılığı kişileri monotonluk ile başbaşa bırakır. Monotonluk, bir yerden sonra çalışan kişileri, üretkenliği kullanmaz hatta akla dahi getirmez bir hale sokabilir. Üretkenliğe karşı ihtiyacın azalması veya kişilerin bu kavramdan uzaklaşması, üretkenliğin kaybını da beraberinde getirir. Bu çöküş veya durağanlaşma durumu, kişi hareketleri ve izlenilen yollar ile egale edilebilir. Çünkü izlenecek doğru yol ile daha üretmek olmak mümkündür.

İşyerinde Üretkenliği Artırma Yolları

Üretkenliği artırmak, daha fazla üretken olmak veya üretkenliği hayata katmak olasıdır. Bu anlayış ve bilinç kişileri daha üretken olmak için ne yapmalı sorusuna yanıt arayışına sokar. Üretken olmak veya mevcut üretkenliği artırmak için uygulanabilecek yöntemler vardır. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  • İş Hayatında Plan Yapın

Üretkenliğin bazı düşmanları vardır. Bunların başında da belirsizlik gelir. Üretkenlik, rahat bir zihin ve önünü görebilmek ile mümkündür. Bu nedenle belli olmayan iş saatleri veya planlanmadığı için yetiştirilmekte zorlanılan işler, üretkenliği negatif yönde etkilemektedir. Ne olacağı konusunda endişelenmek üretkenliği azaltır. Bu durumu iş yerinde plan yaparak ortadan kaldırabilirsiniz. Örneğin kaçırılan toplantılar ve e-posta göndermeyi unutmak gibi hata sayılabilecek normal durumlar sizin stres seviyenizi artırır. Belirsizlik gibi, stres ve kaygı da üretkenliği baltayan kavramlar arasında yer alır. Tüm bu durumlar ile doğru plan yapmamak kaynaklı olabilir. Belirli bir günde ne yapmanız gerektiği konusunda net bir fikriniz yoksa, muhtemelen kendinizi olduğundan meşgul hissedecek ve endişeleneceksiniz. Fakat üretken olmayacaksınız. Günlerinizi planlayarak, gün içerisinde zihninizi boşaltabileceğiniz ve kendinizi geliştirebileceğiniz zamanlar yaratabilirsiniz. Sağlıklı bir zihin üretkenliğin temelini oluşturur. 

  • Kendinize Gerçekçi Hedefler Koyun

Yapılan araştırmalar sonucunda hedef koymanın performansı etkilediğine aynı zamanda büyük oranda insan üzerindeki motivasyonu artırdığına dair sonuçlara varılmıştır. Gerçekçi hedefler koymak ise bu durumdan alınan etkiyi artırıcı rol oynar. Günlük hayatınızı ve işlerinizi planladıktan sonra kendi yoğunluğunuzu göz önünde alarak kendinize şu soruları sormayı deneyebilirsiniz: “Bu gün/hafta/ay neler yapmalıyım? Neler yapabilirim? Neler yapmam gerekir?” Gerçekçi hedefler aracılığı ile iş dönemine başlarken kafanızda belli bir hedef olduğu için beklenmedik iş ve benzeri durumlarda kontrol sağlamanız da kolay olacaktır. Kendinize hedef koymak, kendi üzerinizdeki çabayı ve motivasyonu harekete geçirir. İş için yapacağınız stratejinizi geliştirmeniz için de fikir oluşturmanıza destek olur. Hedef belirlemek aynı zamanda yalnızca yaşam için genel bir yön belirlemekle ilişkilendirilemez. Bunun yanı sıra başarıya ulaştığınızda tatmin duygusunu da kendinize sağlamanıza yardımcı olur. 

  • Çalışma Koşullarınızı Gözden Geçirin

Sosyal medya, gelişen teknoloji, hızlı kent yaşamı gibi pek çok olgu özellikle iş yaşamında kişileri oldukça etkiliyor. Bu etkinin iş yaşamına yansıması, dikkat dağınıklığı ve verimsiz çalışma süresi olarak kişilerin karşısına çıkıyor. Dikkat dağıtıcı unsurlar olarak kabul edilen bu olgular, odaklanılan konudan kopulmasını ve tekrar konuya geri dönülmesini zorlaştırıyor. Pek çok kişi için bu dikkat dağıtıcı unsurlar e-postalar, telefon bildirimleri veya sosyal medya olabilir. Herkes hayatı yakalamak için sürekli çevrimiçi olmaya, ellerindeki telefonlara gün geçtikçe daha bağımlı bir hale geliyor. Bu konudaki bir diğer dikkat dağıtıcı nokta ise kişilerin hayatında ve iş yerinde yer alan insanlar oluyor. İş zamanı meslektaşınız ile bir kahve içmek veya ayaküstü de olsa sohbete dalmak bütün iş konsantrasyonunun önüne geçebiliyor. Küçük olarak görülen bu etkenler üretkenliği azaltıcı rol oynuyor. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şu. İş arkadaşlarıyla sohbet etmek veya molalarda kahve içmek üretkenliği azaltmaz. Bunlar insanı birer ihtiyaçtır. Bunun yanı sıra, bu durumlar bozuk olan moralinizi düzeltmenize veya işe daha rahat bir şekilde odaklanmanıza yardımcı olabilir. Fakat zamanı, süresi ve ilerleyiş biçimi burda etkendir. Çalışma anına mola verip, bir işin ortasında bu zamanı yaratmaya çalışmak hem edilen sohbeti hem de çalışılan işten alınacak verimi azaltıcı rol oynar. 

  • Telefon Bildirimleri 

Telefon bildirimleri en büyük dikkat dağıtıcılardır. Bu nedenle odağın başka yöne kaymasına neden olabilirler. Odağın değişmesi, yapılan işe verilen değer ve eforu değiştirir. İşe tam odaklanılmadığı takdirde, üretkenlik azalır. Üretkenlik ancak doğru odaklanma ve motivasyon çerçevesinde yararlanılabilen ve kişileri ziyaret eden bir nosyondur. Telefon ve bildirimler konsantrasyona nasıl etki ediyor başlıklı yazımızda bu konuyla alakalı daha ayrıntılı bilgi edinebilir, bu durumun önüne nasıl geçilebileceğini öğrenebilirsiniz.

Depar Akademi Kurumlar için Teknoloji Eğitimleri vermenin yanı sıra, iş hayatınızda karşılaşabileceğiniz pek çok unsura karşı da hazırlıklı olmanızı mümkün kılıyor. Alanında uzman eğitmenleri bünyesinde barındıran Depar Akademi ile şirketinizin ilerleyişini olumsuz yönde etkileyecek tüm etkenlere karşı ideal çözümler oluşturabilirsiniz.